CRUISE HİKAYELERİ 10.09.2014 17:14:00 0

Sarılarak alışveriş yapıyorlar!

Hiçbir para cinsinin kullanılmadığı; din, ırk ve sosyal statülerin sıfırlandığı bir düzen

Sarılarak alışveriş yapıyorlar!
Hiçbir para cinsinin kullanılmadığı; din, ırk ve sosyal statülerin sıfırlandığı bir düzen. Tüm bunlar sizi yolunuzdan caydırmayacaksa ?Burning Man? deneyimine davetlisiniz. Bir yarı çöl revüsü, yarı sanat, yarı müzik ve yarı da toplumsal deney karışım festivali Burning Man deneyiminden geriye kalanlar..

Burning Man, ABD?nin Nevada eyaletinde Black Rock Çölü?nde gerçekleşiyor. Her yıl ağustosun son pazartesisi başlayıp eylülün ilk pazartesisine kadar sürüyor. Festival adını tahtadan yapılmış heykeli yakma ritüelinden alıyor. 1986?da San Francisco?lu bir çocuğun yaptığı sanatı sahil kenarında yakmasıyla, tek gecelik bir etkinlik olarak başlıyor ve 1990?da büyüyerek Nevada?daki Black Rock Çölü?ne taşınıyor. 80 kişilik katılımla başlayan ve kâr amacı gütmeyen Burning Man?e bu yıl 70 bin kişi katıldı.

Bu ?hayat değiştirici deneyimi? yaşayan çalan şanslılardan biri de bendim. Aylarca yapılan planlama, haftalarca yapılan kostüm hazırlığı ve nihayet son aşamada yapılacak olan erzak hazırlığı için yollardayız. ABD?nin Los Angeles eyaletine 14 saatlik uçuş yolculuğunun ardından yapılan 15 saatlik karavan yolculuğu ve sonunda Nevada eyaletindeki Black Rock çölündeyiz... ?Welcome Home? (Evine Hoşgeldin) yazısıyla kucaklanarak karşılanıyoruz.
Aynı İstanbul?daki evimizde de ğu gibi Burning Man?in de altın kuralı ?leave no trace? yani arkanda çöp bırakma. Etrafta çöp kutusu yok, herkes kendi çöpünden sorumlu. Sigara izmariti bile yere atılmıyor, sigarasını bitiren kendi yöntemiyle oluşturduğu çöpüne atıyor. Biz aşırı yaratıcı ğumuz için direkt cebimize atıyorduk!
Kural iki: Kendi hayatından kendin sorumlusun. Bir haftalık yiyecek ve içecek ihtiyacını gelmeden karşılıyorsun. Paran geçersiz. Parayla satmak/satın almak yerine, hediye alıyor/veriyorsun. Karşılığında verdiğin ya da aldığın sımsıkı kucaksa dünyanın tüm parasından daha değerli. Herkes birbirine gülümsüyor, selam veriyor. Tanışırken el sıkışmakda neymiş? Herkes birbirine sarılıyor. Telefonun çekmiyor, arkadaşlarını kaybettiğinde ara ki bulasın!

Ulaşım bisikletle sağlanıyor ve mesafeler 30 dakikaya kadar çıkabiliyor, bisikletini kaybettin mi yeni kampın hayırlı olsun. Bir çaresi bulunana kadar bir süreliğine orada kalacak olman kaçınılmaz. Maskeli, kostümlü, yarı çıplak, çırılçıplak dünyanın düzeninden sıkılmış ve insanlara dayatılan yaşam tarzına isyan eden yediden yetmişe herkes burada, üstelik ne kadar delirirsen delir yine de sınıfın en garip çocuğu olma ihtimalin yok!

Her yıl festivalin sonunda yakılan; ?Burning Man? figürünün, Embrace figürünün, tapınağın, çoğu sanat eserlerinin ğu ve dj?lerin çıktığı partilerin yapıldığı yere ?Playa? deniyor. Sanateserlerinin çoğu interaktif ğu için her yerinden insan fışkırabiliyor ve hemen hemen çoğu festival sonuna doğru yakılıyor. Her sene değişen sanat konseptinde bu sene sanatçılara kervansaray verildi ve hayal dünyalarını gösterişle genişletmeleri istendi.

22 metre yüksekliğinde, birbirine sarılan ve Matt Schultz tarafından sevdiklerinize olan bağlılığa ithafen yapılan ?Embrace? heykeli, cuma günü sabaha karşı yakılıyor. Biz de bu büyülü ana iki dans arasında tanıklık etme şansı yakalıyoruz. David Best tarafından yapılan ve pazar akşamüzeri yakılan ?Temple of Grace? tapınağı kutlama, anılar ve ölüm için yapılan spiritüel bir kutsal mekân. Birbirine sarılıp, sevdiklerini fotoğraflarıyla ya da tapınağın duvarlarına yazdıkları yazılarla ananlar karşısında tüylerimiz bile saygı duruşunda, dimdik. Meğer yabancıların inancı gereği, bedeni yakılıp kül haline getirilen ölülerin vasiyetleri üzerine burada saçılan tozlar bile varmış.

Michael Christian and Dallas Swindle tarafından yapılan Eidolon Panspermia Ostentatia Duodenum (epod) yedi buçuk metre yüksekliğinde oval şeklindeki açık bir hücre. İçine giriyorsun, dön babam dön. Tyler FuQua tarafından tasarlanan Return of the Racken ise ahtapot şeklinde, dokuz ayaklı bir bisiklet rafı. Bir seferde yüzden fazla bisikleti taşıyabiliyor. Yukarıda saydıklarım dudak uçuklatan onlarca sanat eserinden sadece birkaçı. Gerisini gidin kendiniz görün. Bir de görülmeye değer, herkese açık Playa düğünleri var. Düğün dernekten köşe bucak kaçan ben, elimde Burning Man kitapçığı düğün düğün geziyorum.

Playa ve kamplarda yer alan sanat eserleri dışında etrafta gezinen, mutasyona uğramış müzikli sanat araçları da var. Siz hiç tekerlekli ve karada giden; yelkenli, ejderha ya da hayvanlar âleminin diğer üyelerini gördünüz mü? Ben gördüm, yetmedi üzerine çıkıp dans ettim. Karavanımızda otururken, ?Arka sokaktan geçen yelkenliye bakın?, ?Bu sabah dev bir balığın ağzında oturdum? gibi cümleler günlük dilimize hızla yerleşiyor.

Karavanların, çadırların ve davetkâr yaşam alanlarının ğu kamp alanları da gün içinde yeni burner?larla (burning man?e katılanlara burner deniyor) tanışmak ve yapılan etkinliklere katılmak için birebir. Bu turları yapmadan önce festival girişinde verilen ve nerede hangi aktivitenin ğunun yazılı ğu kitapçığa göz atıyoruz. Nerede ne zaman pancake, limonata, mojito, dondurma, marshmellow ikramı varsa boş bardağımızı aldığımız gibi boy gösteriyoruz. Kamplarda dağıtılan içeceklerden yararlanabilmek için kendi bardağını götürmen gerekiyor ki milletin başına çöp derdi çıkarmayasın.

Yoga, meditasyon derslerine katılıyor, kişisel gelişim ve seks üzerine verilen seminerlerle aydınlanıyoruz. Salıncaklar, sapanla atış, kendi kolyeni kendin yapma, genital organına kıyafet giydirip fotoğraf çektirme, gece led ışıklarıyla yakartop oynama, büyük peluş ayıcıkların ğu uyku havuzunda şekerleme, yastık savaşı ve vücut boyama gibi aktivetelere katılmak/tanıklık etmek için dilimiz dışarıda o kamptan bu kampa koşuşturuyoruz.

Dolaşırken Ümit Ceylan Sönmez ve Alper Nakri adlı iki Türk?e ve onların salatalık arabalarına rastlıyoruz. Meğerse kickstarter olarak başlattıkları projeleri istedikleri bütçeye ulaşmış ve projeleri gerçek olmuş. Çöl sıcağında kaybedilen su ve tuzu, tuzlu salatalıkla gidereceklerini söyleyen ikili salatalığın yanında isteyenlere buzlu badem ve rakı da veriyor. Çölün ortasında rakı mı? Yasemin varım diyor. Bedeli mi? Tabii ki kucaklaşma.

Benim için festivalin en büyülü saati her sabah 6.15 civarı doğan güneşle başlıyor. Günün en sakin saatleri bu saatlerde, geceden kalanlarla birlikte oluyor; hava henüz ısınmamış, henüz herkes sokaklara dökülmemişken... Bu tenhalıktan, etraftaki sanatları gezmek ve fotoğraflamak için yararlanmak da bir seçenek. Bir de gökyüzünün saat altıda başlayıp sekizdeki günbatımına kadar olan saat aralığında aldığı mor ve pembemsi bir renk cümbüşü var. Hayalimsi renk şenliğini görünce de gerçeklikle rüya arasındaki tüm tereddütlerim ortadan kalkıyor, rüyadayım... Bir de güneş batarken, alkışlayarak günü uğurlamak gibi bir ritüeli var biz burner?cıların. Her şeye sevgiyle yaklaşıyoruz, orada nefes aldığımız her an bir kutlama... Yeni tanıştığımız burner?larla ayrılırkenki daimi son cümlemiz ise iyi burn?ler. Her şey paylaşmak için

Çöldeyiz ya gündüzleri fazla sıcaktan, akşamları fazla soğuktan beyinler hafif yanık olsa da sabaha karşı dans ederken yakalandığımız şiddetli kum fırtınası sonrası bile yüzler gülüyor. Burnumuzun içinden göz çapaklarımıza kadar her yerimiz kumla kaplansa da keyfimiz gıcırında. Yüzündeki bir bölgeyi temizlersen, diğer kumlu yerler daha da pis durur mantığıyla ilerlemek işimize geliyor. Toz, toprak içinde eğlenmeye devam ediyoruz. Kum fırtınası sonrasında bisikletiyle yerde yatan birini rahatça sanat eseri sanabiliyor, sanat eseri sandığımız biri de pekâlâ gerçek bir insan çıkabiliyor. Şaşıracak bir şey yok. Ne demişler? ?Burası Burning Man burada her şey gerçek.?

Mesela hemen hemen her akşam gittiğimiz Robot Heart sahnesinin önünde, dev bir mutant aracın üzerinde çalan dj ve dansçılara karşı dans ederken birden arkamdan masaj yapmaya başlayan çoçuğa sapık damgası vuracağıma, teşekkür etmek için arkamı dönüp sımsıkı sarılıyorum. Otuzumuza merdiven dayamışız, henüz babamıza bu kadar içten sarılmamışız. Başka bir arkadaşım dans ederken burnundan akmak üzere olan sümüğü alan biri bile çıktı karşımıza. Bugün o bizim sümüğümüzü, yarın biz onun salyasını... Alıştık ya gülümseyip teşekkür ediyoruz.

Festivale katılanlar renkli kıyafetlerini aylar öncesinden hazırlıyor.

Ne kadar yiyeceğin, suyun varsa hepsini paylaşıyorsun. Bir başka uğrak mekânımız Disco Nights?ta dans ederken başkaları tarafından yapılan dürüm, mozzarella domates ve cupcake ikramları sadece bizim denk geldiklerimiz. Kamplar arası bisiklet sürerken bile yol etrafında yüzüne lavantalı soğuk su fısfıslayanlar var. Biz de hem İstanbul?dan aldığımız bileklikleri hem de kuru meyveler dağıttık, karşılığında bol bol kucak aldık. Partilerden sonra çöp torbaları dağıtıyorlar ve herkes çöpleri temizlemeye koyuluyor. Son gün artan etlerle barbekü yapıp, tüm komşularımızı çağırdık. Makarnasını, salatasını kapan paylaşmaya geldi.

Canımdan çok sevdiğim burner?larım ve grubumuza daha da eklenecek, henüz bu büyülü şehre adım atmamış diğer dostlarımızla, ?evimize? döneceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyorum. Son 51 hafta.

NE KADARA PATLAR?

Uçak bileti: 2.700 TL Festival bileti: 820 TL Bisiklet satın alma: 220 TL Kıyafet (önceden): 400 TL Los Angeles?tan gidilirse tek gecelik konaklama: 400 TL Los Angeles?ta iki günlük araba kiralama: 200 TL Karavan: 2.210 TL Erzak ve diğer harcamalar: 500 TL Toplam: 7.450 TL.