Tarih: 22.09.2014 11:52

Sognefjord kıyısında küçük bir balıkçı köyü "Flam"

Facebook Twitter Linked-in

Norveç?in en derin fiyortlarından Sognefjord kıyısında küçük bir balıkçı köyü Flam. Cem Önder, İskandinavya?da sonbaharda neler yapılabileceğini Oslo?dan Flam?a yaptığı bir yolculuğun izinde yazdı. El değmemiş nehirler, şelaleler ve ormanların süslediği bir rotada ilerleyen Önder?i Flam?da fiyordun eşsiz manzarası karşıladı. Bu yaz mevsimini sıkça kuzey göğünün altında geçirdim. Artık onu daha yakından tanıyorum. Bu coğrafyayı, uzak topraklardan gelen birinin sempatisi ile değil, tanıdık bir yüzü sever gibi seviyorum. Sonbaharda kuzey göğünün renginde soluk, derin ve temiz bir mavi, ışığında ise taze ve bitimsiz bir yumuşaklık vardır. Kuzeyin kokusu ise sabittir. Orada, metropollerden ve ağır sanayiden uzakta, yaşlı ormanların dağıttığı saf oksijenin rayihasını duyarsınız. Bu mevsimde kuzeyde tahmin edilemezlik de vardır. Kuzey Denizi?nden yahut okyanustan toplanıp gelen yağmur yüklü gri bulutlar bir öğleden sonra ansızın tüm ışığı alıp götürebilir. Ve burada doğa tüm unsurları ile sanki sabittir. Evren, insanın ona biçtiği o her şeyi kemiren hızla değil de kendi ahenginde hareket ediyor gibidir. Yine de birkaç aya kalmaz soğuk ve yalnız bir karanlığın geleceğini bilir ve ürperirsiniz. Tüm bunlar ruhumuzda iz bırakır, hayal gücümüzü biçimlendirir. Bana öyle geliyor ki kısa süren yaz mevsimi, sanki bilinçaltına işlenmişçesine tüm kuzey insanının da hayat tarzını işte böyle derinden etkileyip şekillendirmiştir. Birbirinden ayırt edilemeyen günlerin ardı ardına akıp gittiği tekdüze uzun bir yaz yoktur burada. Onun yerine, sınırlı bir zaman ve bunu bilen insanlara özgü bir hayatı sahiplenmişlik var Kuzey Avrupalılarda. İskandinav insanı, çok da uzak olmayan bir gelecekte bastıracak soğuk ve karanlık günlerde ister istemez biraz izole olacağını biliyor ve hayatın açık havada geçen zevklerine dört elle sarılmak istiyor. BAŞKENT OSLO İşte Norveç?in başkenti Oslo, yazdan sonbahara uzanan mevsimde tam da böyle bir yer. Gün ışığının hiçbir zaman kaybolmadığını, gecenin geç saatlerinde sadece biraz inceldiğini ama loş aydınlığın her daim devam ettiğini hayal edin. Gecenin derinliğine ilerleyen saatlerde bile iyi bir uyku çekmek için kalın perdelerinizi çekmeniz gerekir. Fakat bu şık kentte kendinizi uykuya teslim edesiniz ki? İskandinav coğrafyasında Oslo?dan Stockholm?e uzanan görünmez bir çizgi, medeniyetin sınırını, insanların yerleşebilecekleri büyük kentleri de belirlemiş gibidir. Bu iki İskandinav başkenti hemen hemen aynı kuzey enleminde yer alırlar. Bu hayali çizginin kuzeyinde elbette bazı tenha kentler bulunur bulunmasına ama kuzey, ekseriyetle uzayıp giden ormanların, irili ufaklı yüzlerce gölün oluşturduğu insansız bir dünya gibidir. Burada doğa evcilleşmemiştir, kendisi gibidir. İSKANDİNAV ORMANLARINDA Yollar orman dokusunun içinde kıvrılarak uzayıp gidiyordu. Bu keyifli yol kâh yükselip kâh alçalırken arada sırada buz gibi suları ğuna emin ğum bir nehrin yatağı, yolun hemen yanı başına geliyordu. Geçit vermez zor coğrafyaları aşmak isteyen insanoğlunun bir nehir yatağını izleyerek milyonlarca yıllık bir aşındırmanın yardımını aldığını, yollarını nehir yataklarının izinde inşa ettiğini biliyordum. Bu nehirler kar ve buzun kısmen çözüldüğü ılık mevsimde debilerini yükselterek akıyorlar, genellikle de sırtını yasladığı çam ağaçlı tepenin görüntüsünün yansıdığı buzul göllerine kavuşuyorlardı. Eğer izlenimci sanat, yeryüzünü eksiksiz olarak resmetmek ise bu göller en iyi tuvallerdi.  Böyle bir su parçasının kenarına kurulmuş iki katlı, aşı boyalı bir Norveç kır evinde mola verdiğimde kahvemi ve civardaki ormanlardan geldiğine emin ğum envai çeşit meyvelerin biriyle hazırlanmış turtamı istedim. (Cem ÖNDER-Hüriyet)  Yazının devamı için tıklayınız...

The Cruise Life




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —